Dağın tepesine az kalmıştı. Onu köyden uzaklaştıran her adım onu rahatlatıyordu. Köyü sevmesine seviyordu ama arada bir molaya ihtiyacı vardı. Güneşin batmasına birkaç saat kalmıştı. Alnında oluşan ter damlacıklarını elinin tersiyle sildi. Birkaç dakika sonra dağın tepesine varmıştı. Rahatlamıştı. Buraya en son geldiğinden beri ne kadar zaman geçmişti 1 ay mı? Belki biraz daha fazla.
Bir süre soluklanmak için ağaçlardan birinin gölgesine oturdu. Birkaç dakika nefeslendikden sonra ayağa kalktı. Bu basit tırmanış bile onu nefes nefese bıraktığı için kendine kızgındı. Hamlaşmıştı. Etrafına bakındı herşey bıraktığı gibi görünüyordu. Bütün hedefler yerli yerindeydi. Elini kemerine atıp belindeki kunaiye dokundu demirin soğukluğu onu ürpertmişti. Kunaiyi ilk hedefine fırlattı. Ah! Lanet olsun ıskalamıştı.
Bu kadar hamlaştığı için kendi kendine sinirlendi. Konsantre olmaya çalıştı sinirli olduğu sürece asla hedefi tutturamayacağını biliyordu. Elini tekrar kemerindeki kunailerden birinin üzerine attı. Pürüzsüz demir bu sefer eline daha tanıdık gelmişti. Hedefe konsantre oldu ve nişan alarak kunaiyi fırlattı. Başarılı. Gülümsedi. Düşündüğü kadar hamlaşmamıştı demek. Parmaklarını kütürdetti ve tekrar kemerine uzandı. Biraz daha uzak olan hedefi deneyecekti. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Hedefi kafasında canlandırdı. Hedefteki her çizgi kafasındaydı, ağaçtaki her tümsek, her kıymık. Aradaki mesafeyi hesapladı. Ne kadar güç kullanması gerektiğini biliyordu. Kunaiyi hangi açı ile fırlatması gerektiğini biliyordu. Bu onun için çocuk oyuncağı olmalıydı. Gözlerini açtı ve kunaiyi fırlattı. Tam isabet gülümsedi. Sıra üçüncü hedefteyi. Hedef gerçekten çok uzaktaydı. Kas gücüyle kunaiyi oraya asla ulaştıramayacağının farkındaydı. Hedef görme mesafesinin sınırındaydı. Gözlerini tekrar kapattı. Kaslarını gevşetti. Açıyı hesapladı. Mesafeyi biliyordu. Bunun için ne kadar güç gerektiğinin farkındaydı. Chakrasına odaklandı. Chakrasının akışını vücudunda hissetti ve chakrasını koluna odakladı. Chakrasının oluşturduğu his kolunu kıdıklamıştı. Gözlerini açıp kunaisini hedefine doğru fırlattı. Chakrasının kunaisiyle beraber kolundan akıp gittiğini hissetti. Kunai hızla hedefinee ulaştı. Hedefi yine tutturmuştu.
Kunaisini almak için ağacın yanına gittiğinde yüzünü buruşturdu. Kunai fazla derine saplanmıştı. Bu fazla chakra kullandığı anlamına gelirdi. Savaş anında gereğinden fazla chakra kullanmak onun sonu olabilirdi. Chakrasını daha iyi ayarlamalıydı. Bütün kunailerini hedflerden topladıktan sonra tekrar atışa başladığı yere döndü. Chakrasını ayarlamayı öğrenmeliydi. Kemerinden yirmi adet kunai çıkardı. Gözlerini üçüncü hedefe dikti ve gözlerini tekrar kapattı...
Kunailerin hepsi bittiğinde nefes nefese kaldı. Chakra seviyesi azalmıştı. Ancak hala ninjutsu çalışması gerekiyordu. İç çekip ağacın altına ilerledi. Önce biraz dinlenmek istiyordu, cebindeki çikolatayı paketinden sıyırdı...
Yaklaşık 15 dakika sonra ağacın altından kalktı. Önce el mühürlerinden başlayacaktı. Böylece chakrası da biraz olsun yenilenmiş olurdu. Mühürleri teker teker yapmaya başladı. Bir saat boyunca bildiği bütün el mühürlerini tekrar tekrar yaptı.Bir saatin sonunda sıkılmıştı. Chakrasının dolduğunu hissediyordu.
Niinjutsu antremanının zamanı gelişti. Başını göülyüzüne doğru çevirdi ve derin bir nefes alarak mühürleri yapmaya başladı. Yılan, kaplan, maymun, domuz, at, kaplan chakrasının ciğerlerine dolduğunu hissedebiliyordu. “Katon Goukakyuu No Jutsu” nefesini serbest bıraktı chakrası nefesiyle beraber ağızından dışarıya doğru akıyordu. Chakrasının dönüştüğü ısıyı tüm vücuduyla hissetti. O sırada devasa bir ateş topu gökyüzüne doğru yükseliyordu. Yüzü terle ıslanmıştı. Gülümsedi. Neredeyse tüm chakrasını tek bir jutsuda harcamıştı. Ancak buna değmişti. Kendini çok yorgun hissetti.
Bu günlük bu kadar yeterdi hava kararmıştı. Evine dönmesi gerekiyordu. Ilık bir duşa ihtiyacı vardı...
